Skip to main content

Posts

Showing posts from March, 2025

Sipping The World: Tirana (English)

        There I was, passing out with half a beer in some cheap bar in Taksim at five in the morning, when the esteemed Ahmet Rasim suddenly graced my dream. I thought, "Well, shit, here we go again," my tongue froze, and just as I was about to deliver a solid testimony, with beer foam clinging to my mustache, in my excitement, these words spilled out: "Cheers to you, Ahmet!" (As someone who has been detained, received bans, and been wanted before, let me tip my hat and offer a slight bow in full respect to Article 216 of Law No. 5237.) So, this is what the powers want. I quickly packed my bag, bought my tickets during a class break, and set off. Albania isn’t that far anyway—a country essentially an illegitimate child, conceived by a Turkish woman and an Italian man. After a short flight, the mystery of time did its thing—I arrived in the country at the exact same hour I had left. First stop: a liquor store. Grabbed a beer—Korça! A bunch of Italians, their gr...

Sipping The World: Tirana (Turkish)

       Bendeniz sabahın beşinde Taksim'de ucuz bir barda, yarım birayla uykuya dalmışken Ahmet Rasim hazretleri birden rüyama teşrif etti. Dedim aha yine boku yedik, dilim tutuldu, tam bir şöyle sağlam bir şehadet getirecekken bıyıklarımdaki bira köpüğü ile o heyecanla şu sözler döküldü: ''Şerefe senden ya Ahmet!'' ( Daha önce nezarete düşmüş, yasaklar almış, aranmış bir insan olarak 5237 numaralı kanunun 216. maddesi karşısında saygılarımı şapkamı çıkararak ve hafif bir reverans ile gösterdiğimi belirtmek isterim) Demek ki güçler bunu istiyor, hemen çantamı toparlayıp bir ders arasında biletlerimi alıp yola çıktım. Arnavutluk uzak da sayılmaz, Türk bir kadının, İtalyan bir erkek ile peydahladığı engelli bir çocuk işin esasında. Kısa bir uçuştan sonra zamanın gizemi, aynı saatte ülkeye vardım. Hemen bir tekele gidip bir bira aldım, Korça! Bir sürü İtalyan kirli parmaklarıyla, düzgün bıyıklarıyla bana bakıyor. Ben sırtımı dayamışım meydandaki opera binasına onu be...

Sipping The World: Kahire

  Mısır Isis bequeathed her ancient veil To the modern daughters of Nile, Yet, beneath that covering, two stars Shine purely, with subtle fire. Those eyes, a poem, wholly, Of voluptuousness and languor, Speak, and resolve the enigma: ‘Be love, if you will, I am beauty.’ -Gautier Gemileriyle zaferler için gelen Champoillon, frengi kapmaya meraklı Flaubert gibi değil de yorgun argın bir Çin akşamı sonrasında Mısır'a indim. Piramitleri, uçağın sol kanadındaki pencereden gördüm demek ki yolculuğumun yarısı anlamını yitirmişti. Ben de hemen Profesör Kien gibi ilgili olduğum alan konusunda haritalarımı yığıp, bir keşfe başladım. Büyük oteller, Nil etrafındaki bar olabileceğini tahmin ettiğim yerleri işaretledim. Rehberler okumak bana göre değildi, bir avcı toplayıcı gibi öğrenmeliydim. Ucuz otelimin odasında tek başıma bir Sakara içtim, bu kapıların açılışı gibiydi.              Kempinski Jazz Lounge Kempinski'ye utanmadan on lira ödediğim bi...